Aile içinde ortaya çıkan şiddet ve olumsuz davranışlar ailenin birlik ve beraberlik yapısının bozulmasına ve ayrıca şiddetten etkilenen anne ve çocukta olumsuz bir takım travmaların oluşmasına neden yaratabilmektedir. Özellikle ülkemizde aile içi şiddet yüksek oranda yer almaktadır. Genelde erkeğin uygulamış olduğu şiddet; kadına ve çocuğa yönelik olabilmektedir. Kadın ve çocuğun aile içinde ortaya çıkan şiddet sonrasında hayatın içerisinde çok daha ezik bir yapıda ve kırılgan bir şekilde yaralanmasına neden olabilmektedir.
Şiddetin hiçbir şekli kabul görecek bir uygulama değildir. Şiddet genelde erkeklerin tekelinde yer alan ve gücünü sadece kaba kuvvetle kendinden zayıf kişilere kullanılmasıyla ortaya çıkan bir durumdur. Özellikle çocuğun aile içerisinde kadına yönelik yaşadığı şiddetli görmesiyle dahi içine kapanık, özgüven eksikliği yaşayan ve kişiliğini tam anlamıyla ortaya koyamayan bir etki yaratır.
Çocuğun aile içerisinde sağlıklı bir birey olarak yetişmesi; sevgi, saygı ve mutlulukla ortaya çıkabilmektedir. Şiddet gören çocuklar da daha çok şiddete eğilimli bir insan olarak gelecek hayatlarında etkilerini bu şekilde ortaya çıkarır. Aile içinde şiddet gören kadın ya da çocuk hayatı boyunca yaşamış olduğu bu şiddetin etkisiyle birçok travmayı da beraberinde sürekli olarak yaşamaya başlar.
Ayrıca çocuğun aile içerisinde şiddet görmesi ileriki yaşlarda; arkadaş çevresinde, okul hayatında ve iş hayatında birtakım sorunların çok daha fazla olmasına neden yaratır. Genelde travmanın etkisi yıllar boyunca sürer; hiçbir şekilde tedavi edilebilecek bir boyuta geçilemez. Çünkü aile çocuğun ilk öğrendiği ve ilk deneyim kazandığı okuludur. Bu nedenle aile içerisinde oluşan her türlü olumsuzluğu yaşayan çocuğun; hayatı boyunca sağlıklı bir birey olarak sürdürebilmesi beklenemez.